1 Kasım 2012 Perşembe

Chopin Güzellemesi




"baygındım/ölüydüm/yüzüyordummorbirsuda/
                                                                                       gözümkapalıydı/konuşmuyordum/
                                                                                oyunbitmezkidiyordum/vezireçıkıyordum/
                                                                                           vezirleribenimdiyeşillerin/almıştım/
                                                                                       alıyordumartık/karşıkarşıyagelmiştik/
                                                                                             oyunbitmezkibitmezkibitmezki.."
                                                                                                                                                                    Bilge Karasu           
 Ben Frederic Chopin. Gece ve gündüz gibi benim tınılarım. Hastalıklı ve küskün bir piyano dili benimkisi… Ah o gün var ya, memleketimden bir avuç toprak verip, bana “unutma” dediğiniz gün işte tam da o güne denk gelir ciğerlerimdeki korkunç yalnızlık. Romantik bir akıma kapılmış, sürgün bir yaşamım var benim. Kalbimi sökün doğduğum topraklara götürün; kül olup karışsın güzel memleketime nice sevdayla hırpalanmış kalbim. Cenazemde mi? Mozart çalın!
Hay aksi! Bir dakika, yine karıştırdım. Ben Chopin değilim. Frederic insanın aklını başından alır. Kendi dünyasına çekiverir ruhunuzu, kim olduğunuzu karıştırırsınız. Evet efendim, ben de müzisyen olsaydım tam da böyle anlatırdım duygularımı diyordum ki Chopin oluvermişim.
Ne çok acı biriktirmişliğimiz var diye düşünürüm bazen. Hasretler, karşılıksız aşklar hayal kırıklıkları, yalnızlıklar, hiç kimsenin ölmediği lakin hislerin ölüm gibi olduğu durumlar. İçini is tutmuş soba borusu gibi yıkadıkça etrafı da siyaha boyayan insana bırak dağınık kalsın dedirten acılar. İşte bu neviden acıları nasıl temizlemeli insan? “Temizlenmez kan kusturur.” İçimdeki Chopin umutsuzluğa sevk etme beni.
Kalabalıklar canımı ne çok sıkar bilir misiniz? İşin ilginç yani yalnızlıkta sıkar beni. İflah olmaz bir romantiğim ben. Şöhret olsam derim bazen, mesela beni “Kuzey Yıldızı” olarak tanıtsalar. Kalabalık içinde yalnız kalsam…Sahi neydi Türkan Sultan Kadir İnanır’a hangi ismi takmıştı bir filmde? “Saadeti bu şarkıda tattım. Bir şey daha öğrendim bu şarkıyla; her şeye sahip olmak isteyen elindekini de kaybediyor.” Hatırladım, Chopin! Güzelim Yeşilçama değinmişken sevgili Chopin sana da istediğin kızı vermemişler. Kızın anası Aliye Rona tipi çıkmış. Kız da azcık çokbilmiş. Biz de filmler mutlu sonla biter. Hiç değilse Azize ile Şopen kavuştu üzülme sen Chopin!
Şunu hayal ederim bir de aziz dostum Faruk L. şöyle anlatacak ölümümü:"16-17 Ekim gecesi yarı uyku, yarı uyanıklık halinde sabaha kadar kıvrandı. Saat 2'ye doğru can çekişmeye başladı. Alnından oluk gibi terler geliyordu. Bir ara kendine gelir gibi oldu ve yanında kimin olduğunu sordu. Kendisine destek olan Gutmann'ın elini öptü ve son nefesini verdi. Kapının önü insan doluydu. Sabaha kadar hıçkırarak başında beklediler. Çiçeği çok sevdiği biliniyordu, ertesi gün o kadar çok çiçek geldi ki, odanın her yanı rengarenk olmuştu. Çiçekli bir bahçede yatıyordu sanki... Yüzüne gençlik, saflık ve güzellik gelmişti. " Yok artık dostlarını çalmamalıyım. Franz L. senin ölümünü böyle tasvir etti Chopin! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder